Konuşarak Öğren'i Ücretsiz Deneyin
Evet, geldik İngilizce öğrenen herkesin bir türlü tam olarak anlayamadığı, ama her yerde de inadına karşımıza çıkan o korku filmi temalı konuya: determiners!
Gerek konuşurken gerek yazarken hep stres dolu sorgu anları yaşarız: “şimdi biz buna the mı koyuyorduk napıyorduk ya?” Bu gerilim dolu anları biraz olsun dindirmek, İngilizce öğrenen sizleri bu stresten kurtarmak için “determiners” konulu bir yazı hazırladık.
En gerilimli dakikalar “the” ve “a, an” ikilisinden birini seçmekte yaşansa da aslında bir sürü determiners var ve bu yazımızda her birine kısaca değinerek tüm belirteçleri özetledik. Olur da derinlere inmek isterseniz bazı zorlu belirteçler için ayrıca bol detay bol örnek içeren yazılar hazırladık.
Hazır mıyız? Kemerlerimizi bağlayalım ve “determiners” konulu uzun yolculuğumuza başlayalım. Yolculuk sonunda bir “oh” çekecek, “bu konu da kolaymış be” diyeceksiniz, söz.
Definite Article: The
Korkulu rüyamız the, nereye gelir nereye gelmez kestiremediğimiz o üç harfli kelime. Ama inanın aslında kolay bir konu. Daha konu başlığı bize ipucu veriyor mesela: “definite” yani belirli, belirlenmiş.
Yani biz bu “the”’yı belirli, önceden belirlenmiş isimlerde kullanıyoruz. The nerede kullanılır nerede kullanılmaz gelin beraber örneklerde görelim.
- Yesterday there was a girl asking about you. The girl wanted your phone number. (önceden bahsi geçen isimlerde)
- Excuse me, where is the post office? (önceden bahsi geçmese de bulunulan yerde yalnızca bir tane olduğu düşünülen, tahmin edilen isimlerde)
- She is the policewoman who caught that thief. (which, who gibi clause’larla özellikle belirtilen ya da tanımlanan kişi ya da nesnelerde)
- The president would like to see you in his office tomorrow. ( eşi benzeri olmayan kişi ya da nesnelerde)
- This is the best meal I have ever had in a long while. ( superlative’lerde)
- That was the second time I had been fired from my job. (bir eylemi kaç kez yaptığınızı bildirirken verdiğiniz sayılarda)
- The rich are cruel no matter in which country they are. (sıfat ile yapılmış ve o sıfatın anlattığı bir grubu belirten kelimelerde. Buna ülke isimlerinden türemiş sıfatlar da dahil, mesela “The British”)
- There was a worldwide crisis in the 2000’s. (zaman dilimini anlatırken)
- The only reason I am studying Chinese is because I really like Chinese culture. (“the only” kalıplarında)
- The Nile, the Netherlands, The Republic of Turkey, The New York Times, The Hilton, The Smiths, The Avşars (tek bir yeri anlatan coğrafi yerlerde, çoğul kullanılmış ülkelerde, içinde “republic” ya da “state” geçen ülke isimlerinde, gazete isimlerinde, ünlü bina ya da yer isimlerinde ve son olarak soyadı ile belirttiğimiz o soyadına mensup aileleri anlatırken)
Indefinite Article: A, An
The kadar olmasa da, a-an ikilisi de bir gerilim yaratan konulardan. Kullanım yerlerini örneklerle anlatalım ve unutmayalım: kelime sesliyle başlarsa “a”, sessizle başlarsa “an” kullanıyoruz.
Tabi kelimelerin okunuşuna göre değiştiğini de unutmayalım, mesela “university” sesli harfle başlasa da okunurken “yu” diye başlar, yani okunuşunda en başta sessiz harf var gibi düşünüldüğünden “a university” olur ve “an” ALMAZ.
- This is a pen. (sayılabilen tekil isimlerde)
- I have finally found a job. (ilk defa bahsi geçen bir şeyde)
- My dad is a milkman. ( mesleklerden bahsederken)
- I have a friend who is a Muslim.(tekil din ya da milletten bahsederken)
- Would you like to go to the cinema on a Saturday? ( belirli bir günden DEĞİL herhangi bir günden bahsederken)
- What a wonderful world! ( what… such… kalıplarıyla oluşturulan, hayret belirten phraselerde)
Demonstratives: This, That, These, Those
İşaret belirteçleri de en bilinen en kolay belirteçlerdendir. Yapmanız gereken tek şey işaret ettiğiniz ismin önüne yukarıdaki dörtlüden birini getirmek. Ha bir de, bu kelimelerimiz sıfat da olur zamir de.
- This dog is mine. (yakında ve tekilse)
- These are dogs. (takında ve çoğulsa)
- That bird belongs to my friend. (uzakta ve tekilse)
- Those are birds over there. (uzakta ve çoğulsa)
Pronouns and Possessive Determiners: My, Your, His, Her, Its, Our, Their
Yine ister zamir ister aitlik sıfatı olabilen “my, your, his, her, its, our, their” kelimelerimiz de sahiplik belirteçleri olarak geçmekte.
- My family is a very happy one.
- That bag is mine, don’t touch it.
- I have heard their son landed a job on Huawei, cool!
- Theirs is that one over there, the one with black paint on.
Quantifiers: Enough, Any, Some, Most, A Lot Of, Many, Much, A Little, A Few
Nicelik belirten sözcüklerin de belirteç olduklarını biliyor muydunuz? Sonuçta onlar da nicelik belirtiyor, mantıklı aslında.
- Dou you have enough money?
- I have a lot of friends on Facebook.
- Most people like drinking coffee, but I am a tea-drinker.
Numbers: One, Ten, Thirty
Evet, sayılar da belirteçlere giriyor. Şaşırdınız mı? İlk öğrendiğimde ben de şaşırmıştım, ama düşününce sayılar da sayı belirtiyor, çok da mantıksız değil.
- I have ten days left to complete that project.
- Sam just bought thirty apples, he thinks one apple a day keeps to healthy and he will eat one every day this month!
Distributives: All, Both, Every, Each, Either, Neither, Half
Üleştirme belirteçleri de hem sıfat hem zamir olabiliyor ve bahsi geçen ismin eylemde nasıl bir dağılımı olduğunu anlatıyor.
- Both of my parents support me in my decisions. Both love me.
- All kids are innocent, we need to protect their innocence. All deserves protection.
Difference Words: Another, Other, The Other
Farklılık belirttikleri için belirteçler konusunda yer alan bir diğer konu da farklılık bildiren kelimeler, yani “diğer”, “diğeri” diye çevirdiğimiz another, other ve the other kelimeleri.
- Sorry I am very busy, I have other things to do.
- Would you like to have another cup of tea, my dear?
- Where are the others? Why is the meeting room empty?
Belirteçlerle ilgili yazımız da burada sonlanıyor. Bazı zor belirteçlere özel ayrıca yazılar da hazırladık, sitede biraz gezinip onlara da şöyle bir bakabilirsiniz.
Online İngilizce Konuşma Kursu: Konuşarak Öğren