Konuşarak Öğren'i Ücretsiz Deneyin
Sadece İngilizce değil, diğer diller ve diğer tüm eğitimlerde bol bol pratik yapmak bir eğimi en iyi şekilde öğrenmek ve kalıcı hale gelmesini sağlamanızı kolaylaştırır. Ne kadar çok alıştırma ve pratik yaparsanız bir konunun aklınızda kalmasını sağlarsınız.
Özellikle İngilizce öğrenirken yapacağınız pratikler kelime dağarcığınızı geliştirmek için olmazsa olmazdır. İstediğimiz her an İngilizce konuşacak birilerini bulmayı beklemek çok ütopik bir düşünce olurdu. Peki nasıl alıştırma yapacağız? Konuşarak Öğren bu konuda da pratik öneriler ile size yardım etmeye geliyor!
Kısa İngilizce Hikayeler Dil Öğrenme Sürecime Nasıl Katkı Sağlar?
Bir dili yeterli seviyede konuşabilmek için sadece gramer ve kelime ezberlemek yeterli değildir. Sürecinizi alıştırmalar, testler ve pratikler ile desteklemeniz gerekir. Bu durum okuduğunuzu iyi bir şekilde anlama, yazma, dinleme ve konuşma becerinizi geliştirecektir.
İngilizce metin okuma yapmanın faydalarına bir göz atalım:
- Eğitim sürecinize öğrendiğiniz tüm gramer konularını iyi bir şekilde pekiştirmenizi sağlar.
- İngilizce kısa hikayeler ile pratik yapmak hızlı okuma becerinizi geliştirmenize yardımcı olur.
- Bilmediğiniz kelimelerle karşılaştığınızda Türkçelerini öğrenerek kelime dağarcığınızı geliştirmenizi sağlar.
İngilizce Kısa Hikayeler ve Türkçeleri
- Daniel Loves the Beach
Ailecek plajı çok seven Daniel, plaja gidiş gelişlerinde çok zaman kaybı yaşadıkları için çözüm olarak plajın yakınlarına taşınma kararı alırlar.
- Elephant and Friends
Bir filin ormanda arkadaş edinmesini konu alan hikâyede çocuklar için alınabilecek dersler anlatılmaktadır. Arkadaşlık farklı fiziksel özelliklere göre kurulmaz.
- A Surprise from Australia
Erica okulların kapanması ile amcasının ona sürpriz bir hediye getireceğini düşünür. Fakat amcası düşündüğü sürprizlerden çok farklı bir hediye getirmiş.
- Act Like the Others
Jack ve Mike’ın başından geçen komik bir hikâyeyi anlatmaktadır. Jack ve Mike taklit etmekten dolayı gülünç duruma düştükleri anılarını anlatıyorlar.
Daniel Loves the Beach (Plaj Sever Daniel)
Every Saturday Daniel and his family go to the beach. They live far from the beach, but once a week the family gets into the car and Daniel’s father drives for hours until they arrive.
Daniel’s parents love the beach. Daniel and his sister and brother love the beach. The family’s dog loves the beach very much. But it is a problem to go to the beach every week. Daniel’s father gets tired from driving so many hours.
The rest of the family gets tired from sitting in the car for so many hours. Daniel’s mother says: “It’s fun in the beach, but it takes too much time to get there and back!” Daniel and his sister and brother are very sad. They want to go to the beach, but it is a problem. They try to go the swimming pool, but it is not the same thing. One day Daniel’s parents come to talk with the kids. They say: “We have a problem to go to the beach every week, but we love the beach, and you love the beach, and the dog loves the beach. So we have a solution.
We need to live near the beach!” Daniel and his sister and brother are very happy! Now they live near the beach. They go to the beach every day!
Türkçe Çeviri
Her Cumartesi Daniel ve ailesi plaja giderlermiş. Onlar plajdan uzakta yaşıyorlarmış , fakat haftada bir bütün aile arabaya atlar plaja varana kadar Daniel in babası arabayı sürermiş.
Daniel’ın annesi ve babası plajı çok seviyorlarmış. Daniel, kız ve erkek kardeşi de plajı severmiş. Ailenin köpeği de plajı çok seviyormuş. Fakat plaja her hafta gitmek sorunmuş. Daniel’ın babası saatlerce araba kullanmaktan yoruluyormuş.
Ailenin geri kalanı o kadar saat arabada oturmaktan yoruluyormuş. Daniel’ın annesi demiş ki “Plaja gitmek zevkli, fakat oraya gitmek ve oradan dönmek çok zamanımızı alıyor.” Daniel, kız kardeşi ve erkek kardeşi bu duruma çok üzülürler. Onlar plaja gitmek istiyorlar fakat bu da sorun oluyormuş. Onlar yüzme havuzuna da gitmeyi denemişler, fakat ikisi aynı şey değilmiş. Bir gün Daniel’ın anne ve babası çocuklarla konuşmaya gelmişler. Ve demişler ki:” Bizim her hafta plaja gitmek gibi bir problemimiz var, fakat biz plajı seviyoruz ve siz de seviyorsunuz ve de köpek de seviyor. Bu yüzden bir çözümüz var.
Plajın yakınlarında yaşamamız gerekiyor.” Daniel, kız ve erkek kardeşleriyle beraber çok mutlu olmuşlar! Artık plajın yakınında yaşıyorlarmış. Her gün plaja gidiyorlarmış!
Elephant and Friends (Fil ve Arkadaşları)
One day an elephant wandered into a forest in search of friends. He saw a monkey on a tree. “Will you be my friend?” asked the elephant. Replied the monkey, “You are too big. You can not swing from trees like me.” Next, the elephant met a rabbit. He asked him to be his friends.
But the rabbit said, “You are too big to play in my burrow!” Then the elephant met a frog. “Will you be my friend? He asked.
“How can I?” asked the frog. “You are too big to leap about like me.” The elephant was upset.
He met a fox next. “Will you be my friend?” he asked the fox.
The fox said, “Sorry, sir, you are too big.” The next day, the elephant saw all the animals in the forest running for their lives. The elephant asked them what the matter was. The bear replied, “There is a tiger in the forest. He’s trying to gobble us all up!” The animals all ran away to hide. The elephant wondered what he could do to save everyone in the forest.
Meanwhile, the tiger kept eating up whoever he could find. The elephant walked up to the tiger and said, “Please, Mr. Tiger, do not eat up these poor animals.” “Mind your own business!” growled the tiger. The elephant has a no choice but to give the tiger a hefty kick. The frightened tiger ran for his life. The elephant ambled back into the forest to announce the good news to everyone.
All the animals thanked the elephant. They said, “You are just the right size to be our friend.”
Türkçe Çeviri
Bir gün bir fil arkadaş aramak için ormanda geziniyormuş. Ağaçta bir maymun görmüş. “Benim arkadaşım olur musun?” diye sormuş fil.
Maymun da “Sen çok büyüksün. Benim gibi ağaçlardan sallanamazsın” demiş.
Daha sonra, fil bir tavşanla karşılaşmış. Ona da arkadaşım olur musun diye sormuş. Fakat tavşan “Sen benim sen benim yuvamda oynamak için çok büyüksün” demiş. Sonra fil bir kurbağayla tanışmış. Ona da “Benim arkadaşım olur musun?” diye sormuş. “Nasıl olurum?” diye sormuş kurbağa. “Sen benim gibi sıçramak için çok büyüksün.” demiş. Fil çok üzgünmüş.
Sonrasında bir tilkiyle karşılaşmış. Tilkiye de “Benim arkadaşım olur musun?” diye sormuş. Tilki de “Üzgünüm efendim, siz çok büyüksünüz” demiş. Bir sonraki gün, fil bütün hayvanların ormanda kendi canları için koşuşturduklarını görmüş. Fil onlara sorunun ne olduğunu sormuş. Ayı da “Ormanda bir kaplan var. Hepimizi yemeye çalışıyor.” demiş. Bütün hayvanlar saklanmak için kaçıyorlarmış.
Fil de ormandaki herkesi kurtarmak için ne yapabileceğini düşünmüş. Bu arada, kaplan ormanda kimi bulduysa yiyormuş.
Fil kaplana doğru yürümüş ve demiş ki “Lütfen Bay Kaplan, bu zavallı hayvanları yemeyin.” “Kendi işine bak!” diye hırlamış kaplan. Filin kaplana ağır bir tekme indirmekten başka çaresi yokmuş. Korkmuş kaplan canını kurtarmak için kaçmış. Fil herkese iyi haberi vermek için ormana dönmüş. Bütün hayvanlar file teşekkür etmişler. Hepsi “Sen bizim arkadaşımız olmak doğru boyuttasın” demişler.
A Surprise from Australia (Avustralya’dan Gelen Sürpriz)
The school ends and Erica quickly puts her books in the bag and runs out of the class.
Today is a special day. Erica is very excited.
She runs home and thinks about her uncle. She spoke with him on the phone a week ago. He returns from Australia, and he brings a special surprise with him!
Erica is very happy. She thinks about the surprise that he brings. “Maybe he brings a surfboard? That is fun! I can learn how to surf!” “Maybe he brings Australian nuts? Oh, I can eat nuts all day!” “Or maybe he brings a kangaroo? That is not good. I don’t have a place in my room for a kangaroo…”Erica finally arrives home. Her parents are there, and her uncle is there! She is very happy to see him.
They hug and she jumps up and down. “Uncle, uncle,” she calls, “what special surprise do you have for me from Australia?” “Well,” her uncle smiles and answers, “I have for you an Australian aunt!”
Türkçe Çeviri
Okul bitmiş ve Erica kitaplarını çantasına koymuş ve de sınıftan dışarı koşmuş.
Bugün özel bir günmüş. Erica çok heyecanlıymış.
Erica eve koşmuş ve amcasını düşünmüş. Erica amcasıyla bir hafta öncesinde konuşmuş. Amcası Avustralya’dan dönüyormuş ve yanında özel bir sürpriz getiriyormuş. Erica çok mutluymuş. Amcasının getireceği hediyeyi düşünüyormuş. “Belki sörf tahtası getirir? Bu eğlenceli olurdu! Nasıl sörf yapılacağını öğrenebilirim.” demiş “Belki Avustralya fındığı getirir?
Böylece bütün gün fındık yiyebilirim.” demiş. “Belki de kanguru getirir? Bu iyi olmazdı. Çünkü odamda kanguruya yetecek kadar yer yok.” demiş. Erica sonunda eve varmış. Ailesi amcasıyla beraber evdelermiş. Erica amcasını gördüğü için çok mutlu olmuş.
Birbirlerine sarılmışlar, Erica da bir aşağı bir yukarı zıplamış. “Amca, amca “ demiş “Benim için Avustralya’dan hangi özel sürprizi getirdin?” diye sormuş. Amcası “Şey’’ demiş . Sonra gülmüş ve cevaplamış “Senin için Avustralya’dan yenge getirdim” demiş.
Act Like the Others (Diğerleri Gibi Hareket Et)
Jack and Lydia are on holiday in France with their friends, Mike and Anna.
Mike loves to visit historical buildings. Jack agrees to sightsee some historical buildings with him.
Lydia and Anna decide to shop in the city. “See you boys when we get back!” the girls shout.
In the village Jack and Mike see a beautiful old church, but when they enter the church, a service is already in progress.
“Shh! Just sit quietly, so that we don’t stand out. And act like the others!” Mike whispers.
Since they don’t really know French, Jack and Mike quietly sit down. During the service, they stand, kneel and sit to follow what the rest of the crowd do.
“I hope we blend in and don’t look like tourists!” Mike tells Jack.
At one point, the priest makes an announcement and the man who sits next to Jack and Mike stands up.
“We should stand up, too!” Jack whispers to Mike.
So, Jack and Mike stand up with the man. Suddenly, all the people burst into laughter!
After the service, Jack and Mike approach the priest, who speaks English.
“What’s so funny?” Jack asks.
With a smile on his face the priest says, “Well boys, there is a new baby born, and it’s tradition to ask the father to stand up.”
Jack and Mike look at each other and Mike shakes his head. He smiles and says, “I guess we should understand what people do before we act like the others!”
Türkçe Çeviri
Jack ve Lydia arkadaşları Mike ve Anna ile Fransa’da tatile çıkmışlar.
Mike tarihi binaları gezmeyi severmiş. Jack onunla bazı tarihi binaları gezmeyi kabul etmiş.
Lydia ve Anna şehirde alışveriş yapmaya karar vermişler. “Geri döndüğümüzde görüşürüz” diye bağırmış kızlar.
Jack ve Mike köyde güzel, eski bir kilise görmüşler, fakat kiliseye girdiklerinde, ayin çoktan başlamış.
“Şşşş! Sessizce otur sadece, bu sayede göze çarpmayız. Ve de diğerleri gibi hareket et!” diye Mike fısıltıyla söylemiş.
Jack ve Mike Fransızcayı pek bilmediklerinden sessizce oturmuşlar. Ayin boyunca kalkmışlar , diz çökmüşler ve oturmuşlar kalabalığın geri kalanı ne yapıyorsa onu yapmışlar.
“Umarım araya karışırız ve turist gibi gözükmeyiz!” diye söylemiş Mike.
Bir süre sonra, rahip bir anons yapmış, Jack ve Mike ‘ın yanındaki adam ayağa kalkmış.
“Biz de ayağa kalkmalıyız” demiş Jack fısıltıyla.
Böylece, Jack ve Mike da adamla beraber ayağa kalkmış. Aniden, bütün herkes gülmekten kırılmış!
Ayinden sonra Jack ve Mike İngilizce bilen rahipe yaklaşmışlar.
“Bu kadar komik olan nedir?” demiş Jack.
Rahip suratındaki gülümsemeyle “Çocuklar, yeni bir bebek doğmuştu, bizde de babayı ayağa kaldırmak adettir” demiş.
Jack ve Mike birbirlerine bakmışlar ve Mike kafasını sallamış. Sonra da gülmüş ve demiş ki “Sanırım diğerleri gibi hareket etmeden önce insanların ne yaptığını anlamalıyız.”
Signs of Spring (Baharın İlk İşareti)
Once upon a time, on the outskirts of a small town, there was an old abandoned house. The house had been neglected for years and embraced by the surrounding nature. In the early days of spring, as the townspeople passed by this old house, they noticed that something was changing. Fresh sprouted flowers began to appear around the garden. Every day, the garden around this house became more beautiful.
The townspeople were curious about the reason for this mysterious change. One day, a brave young man entered the garden and knocked on the door of the old house. When the door opened, an old man came out. He said that he had taken over the care of the garden and that he got up early every morning to tend to the flowers. At that moment, the townspeople realized that the garden of this old house was no longer abandoned. The old man had lived here years ago and had now returned to revive the garden.
When spring came, the townspeople began to visit the garden of the old house. Everyone saw that, with the old man’s dedicated work, the old house had come back to life. Now the garden had become a symbol for the town. Everyone understood the importance of respecting and living in harmony with nature, as the old man had taught them.
And from that day on, every spring, the townspeople came to the garden of the old house to celebrate the arrival of spring with the old man. Now, as a sign of spring, this beautiful garden symbolized hope for the town.
Türkçe çevirisi:
Bir zamanlar, küçük bir kasabanın kenarında, uzun zaman önce terk edilmiş bir ev vardı. Ev, yıllarca bakımsız kalmıştı ve etrafındaki doğa tarafından kucaklanmıştı. Baharın ilk günlerinde, kasaba halkı bu eski evin önünden geçerken, bir şeylerin değiştiğini fark ettiler. Bahçenin etrafında, taze filizlenmiş çiçekler belirmeye başlamıştı. Her gün, bu evin etrafındaki bahçe daha da güzelleşiyordu.
Kasaba halkı, bu gizemli değişimin nedenini merak ediyordu. Bir gün, cesur bir genç, bahçenin içine girdi ve eski evin kapısını çaldı. Kapı açıldığında, içeriden yaşlı bir adam çıktı. Adam, bahçenin bakımını üstlendiğini ve her sabah erken saatlerde kalkıp çiçeklerle ilgilendiğini söyledi. O an, kasaba halkı anladı ki, bu eski evin bahçesi artık terkedilmemişti. Yaşlı adam, yıllar önce burada yaşamış ve şimdi geri dönüp bahçeyi tekrar canlandırmaya karar vermişti.
Bahar geldiğinde, kasaba halkı eski evin bahçesini ziyaret etmeye başladı. Herkes, yaşlı adamın özverili çalışmasıyla, eski evin tekrar canlandığını gördü. Artık bahçe, kasaba için bir sembol haline gelmişti. Herkes, yaşlı adamın öğrettiği gibi, doğaya saygı göstermenin ve onunla uyum içinde yaşamanın önemini anlamıştı.
Ve o günlerden sonra, kasaba halkı her bahar geldiğinde, eski evin bahçesine gelip yaşlı adamla birlikte baharın gelişini kutladılar. Artık, baharın ilk işareti olarak bu güzel bahçe, kasaba için umudu simgeliyordu.
—
Online İngilizce konuşma kursu Konuşarak Öğren‘in İngilizce öğrenme programına katılarak siz de İngilizce konuşma becerinizi geliştirebilirsiniz.
Online İngilizce Konuşma Kursu: Konuşarak Öğren
Gerçekten inanılmaz güzel hikayeler var. Çok teşekkür ederim.
Harikaydi ben hayatim da boyle bir site goremedim. Bu siteye kotu diyenler(!) bence yalancilar KESINLIKLE. yani harikaydi tebrik ederim
👌👌👏👏👍👍👍👍👍👍👏👏👌👌
bu siteyi çok beğendim
Değerli yorumunuz için teşekkür ederiz.
çok güzeldi çok beğendim
Değerli yorumunuz için teşekkürler.
Gerçekten çok yararlı oldu ve hikayede cocuguma da yararlı oldu sağolun ama
Değerli yorumunuz için teşekkürler.
aynen
çok işime yaradı bence daha başarılı olabilirdi ..
güzel bir blog olmuş elinize sağlık
Güzel olmuş ama keşke bilmediğimiz kelimenin üzerine basınca türkçesini söylese çok iyi olurdu
Eve çok haklısın
Ayn daha iyi olabilirdi ama yinede güzel tşk
Daniel ve plaj.. geniş zamanda anlatılmış, ama Türkçeye -mişli geçmiş zaman olarak çevrilmiş. alakasız olmuş.
İngilizcede hikayeler geniş zamanda yazılır, fakat Türkçede öyle değil.
Çeviri yaparken en mühim olan şey kelime çevirisi değil, anlam çevirisidir.
Bence daha farklı hikayeler olabilirdi ama iyi!
Walla çok işime yaradı admin eywllah
Teşekkürler
gercektende cok guzelmis hosuma gitdi
Teşekkürler
Çocukken günde 2 ders ingilizce görüyorum ve şimdi büyük bir ingilizce öğretmeniyim
Ben haftada 18 saat görüyorum imgilizceyi,2 saat de almanca var türkçeyi unutacam 🙁
Çok güzel hikayeler var bu sitede
eyvallah kardeşim çok yardımcı oldun (Thank you my brother is very helpful)
Harika proje odevim icin fil ve arkadaslarini yazdim hoca bayildi bu yuzden tsk
Çok yardımcısı oldu bunada göz atın derim https://goo.gl/ITl27H
emeğinize sağlık çok güzel fakat can not ayrı yazılmaz ingilizcede ya can’t yada cannot olarak yazılması gerekir.
Çok teşekürler.. ????
Tebrikler
çokkkkkkk güzellllllll
harika
Hello, I’m very happy with this site about a lassie I love this site it helped me a lot.
üye olup kullananınız varsa memnunmusunuz acaba ?
cok guzel ısıme yarıyor ellerınıze sağlık
Hakkatten çok güzel ya ak 😀
sizin ingilizce cümlelerinizi cevirince cümlenin anlamı degişiyor
Çok güzel, teşekkürler
çok çok iyi:)
Mişli zaman kullanilmis türkçede fakat ingilizcede misli zaman kalıplarını göremedim bir yanliklık olabilir mi ben 1 plaj hikayesine baktım
fil hikayesinde çok duygulandım normal mi bu
Daniel ile ilgili olan hikayede niye hep -mış eki var??
Teşekkürler,çok faydalı oldu.
beatiful
biraz basitler
aynen
Elinize sağlık çok güzel
Sonunda İngilizce/Türkçe hikaye paylaşan gülen bir site buldum.
Hikayeler içinTeşekkürler…
çok kısa hikayeler ama güzeller özellikle de üçüncü hikaye yani kısacası thenky very much
Fenamissss
http://blog.konusarakogren.com/ingilizce-kisa-hikayeler-ve-turkceleri/
Güzel ama biraz daha çok hikaye olsa daha da güzel olabilir
4 az
Çoooppok iyi bir site denemekle kalmayın kayıt olun
Bu çok güzel bir site
teşekkür ederim çok yararlı oldu iyi günler 🙂
Çok beğendim açıkçası çokda işime yaradı teşekkür ederim