Konuşarak Öğren'i Ücretsiz Deneyin
Edebiyatın başlı başına bir evren olduğu gerçeğinin ardından şiir ve İngilizce şiir kategorisini incelemeye var mısınız?
İyi de ben şiir okumayı sevmiyorum ki, diyenlerdenseniz bile ilginizi çekecek bazı şiirler olacağına eminiz. Özellikle İngilizce şiir denince akla gelen ilk isimlerden Edgar Allan Poe ya da biraz daha eskilere gidecek olursak Shakespeare veya John Milton desek? Yine mi yok?
Tatlı canınızı üzmeyin, gelin İngiliz edebiyatında şiir dünyasında minik bir yolculuğa çıkalım…
Uzun uzun yıllar önce, 7. yüzyıl civarında şiir kategorisine sokabileceğimiz ilk örnekler eski İngilizce ya da Anglo-Saxon dillerinde verilmiştir ve eski İngilizcede en yüksek şiirsel mertebe, edebiyat öğrencilerinin ya da edebiyata ilgisi olanların satır satır incelediği meşhur Beowulf’tur. Kendisi 3182 dizeden oluşan epik ve anonim bir şiirdir.
- Yüzyıla gelindiğinde ise yeni başyapıtlar ortaya çıkmaya başlamıştır. O dönemde bölgede baskın diller Fransızca ve Latince olmasına rağmen ünlü İngiliz şairlerden Chauser şiirlerini İngilizce kullanarak yazdığı için İngiliz edebiyatının babası olarak anılır.
Sonraları Yeni Dünya’nın keşfi ve Büyük Britanya’nın dünyada süper güç olarak yükselişinin ardından, İngilizce dünyanın neredeyse her yerine yayılmıştır. Öyle ki, en çok bilinen İngilizce şiirlerin büyük kısmı İngiliz olmayan yazarlar tarafından kaleme alınmıştır.
Once upon a midnight dreary, while I pondered, weak and weary, | Bir vakitler bir gece yarısı sıkkın, kafa yoruyorken, yorgun argın, |
Over many a quaint and curious volume of forgotten lore— | Unutulmuş eski ilimlerin garip ve acayip kitap ciltleri üzerine ben- |
While I nodded, nearly napping, suddenly there came a tapping, | Kestiriyordum, tam dalacağım esnada, ani bir tıkırtı geldi öteden, |
As of some one gently rapping, rapping at my chamber door. | Odamın kapısını kibarca birisi vuruyor, vuruyordu sanki tak tak. |
“’Tis some visitor,” I muttered, “tapping at my chamber door— | ‘Bu’, diye söylendim, ‘odamın kapısını tıklatılıp duran bir konuk, |
Only this and nothing more.” | Sadece bu, başka bir şey yok.” |
And the Raven, never flitting, still is sitting, is sitting | Ve Kuzgun uçmadan hiç bir yana, hala oturuyor, oturuyor hala, |
On the pallid bust of Pallas just above my chamber door; | Oda kapımın hemen üstündeki solgun büstünde Pallas’ın; |
And his eyes have all the seeming of a demon’s that is dreaming, | Ve gözleri tamı tamına benziyor gözlerine düş kuran bir iblisin, |
And the lamp-light o’er him streaming throws his shadow on the floor; | Ve lamba ışığı zemine vuruyor gölgesini onun üzerinden akarak, |
And my soul from out that shadow that lies floating on the floor | Ve ruhum zeminde dalgalanarak uzanan bu gölgesinden onun |
Shall be lifted—nevermore! | Hiç sıyrılamayacak, asla olmayacak. |
(Çeviren: Dr.Osman Tuğlu)
Online İngilizce Konuşma Kursu: Konuşarak Öğren