İngilizce Basketbol Terimleri ve Türkçe Karşılıkları


Türkiye’nin en iyi online İngilizce eğitim sistemi olan Konuşarak Öğren’den ücretsiz konuşma dersi almak için tıklayın !

Konuşarak Öğren'i Ücretsiz Deneyin

Basketbolun anavatanı Amerika Birleşik Devletleri’dir. Oyun 1891’de Christian Youth Association’ın Springfield, Massachusetts’teki eğitim merkezinde icat edildi. Jimnastik derslerini canlandırmak için, Kanadalı genç bir öğretmen, Dr. Disneys Naismith yeni bir oyun icat etti. İçine bir futbol topu atmanın gerekli olduğu balkonun korkuluğuna tabanı olmayan iki meyve sepeti taktı. Bir yıl sonra, D. Naismith basketbol kurallarının ilk 13 noktasını geliştirdi. 1893’te, kafesli demir halkalar ortaya çıktı. Yeni oyun o kadar ilginç ve dinamik oldu ki 1894’te ABD’de ilk resmi kurallar yayınlandı. ABD’den basketbol ilk önce Doğu’ya; Japonya, Çin, Filipinler ve Avrupa ile Güney Amerika’ya nüfuz ediyor. 10 yıl sonra, Amerika Birleşik Devletleri Olimpiyat Oyunlarında, Amerikalılar çeşitli şehirlerin takımları arasında bir gösteri turnuvası düzenlediler. 

1932’de Uluslararası Basketbol Federasyonu (FIBA) kuruldu. 8 ülkenin ilk kompozisyonunda; Arjantin, Yunanistan, İtalya, Letonya, Portekiz, Romanya, İsveç, Çekoslovakya. 1935 yılında, Uluslararası Olimpiyat Komitesi basketbolun bir Olimpik spor olduğunu kabul etmeye karar verdi. 1936’da Berlin’deki Olimpiyat Oyunlarında programda basketbol ortaya çıktı. Onur konuğu bu oyunun yaratıcısı D. Naismith’ ti. Basketbol turnuvasına 21 ülkeden takımlar katıldı. Maçlar açık tenis kortlarında yapıldı. Bu Olimpiyat sırasında, oyunun mevcut tek tip kurallarının dikkate alındığı ve kabul edildiği Uluslararası Basketbol Federasyonu’nun ilk kongresi yapıldı.

Kısaca basketbol hakkında, oyuncuların topu altta ağ olan bir halkadan oluşan “sepete” attığı takım oyunu olan bir spor olduğunu söyleyebiliriz. Sepet yerden 3 metreden biraz fazla bir yükseklikte bulunur. Çoğu isabet iki puanla puanlanır. Sepetten 6,25 metre uzaklıkta olan başarılı atışlar üç puan getirir.

 

Basketbol antrenörleri ve oyuncuları için İngilizce, doktorlar için Latince gibidir. Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, antrenörler İngilizce temel basketbol terminolojisine aşina ise, oyuncular her zaman sahada ne yapılması gerektiğini anlayabilirler. Basketbol ile ilgilenmiyor olabilirsiniz ancak İngilizcenizi ilerletmek için İngilizce basketbol terimleri iyi bir pratik olacaktır. 

İngilizce Basketbol Terimleri ve Türkçe Karşılıkları

  • Attempt: Teşebbüs, girişim
  • Air Ball: Bir sayı girişiminde, başarısız atış. 
  • Advancing The Ball: Takımın, sayı girişiminden önce topu kendi savunma sahasından hücum sahasına top sürerek ya da pas vererek geçmesi.
  • Assist: Başarılı bir atışla sonuçlanan sayı pası.
    Alley-oop: Çemberin üzerine doğru atılan pası, potaya yakın oyuncu topu havada yakalayıp potanın içine tamamlanması.
    Arc: Kavis anlamına gelmektedir. Şut stilidir. Top çembere giderken düz değil, havada kavis çizerek gider.
    Backboard: Basketbol potası. Çemberin arkasındaki dikdörtgen levha. Genellikle tahta, cam veya mikadan yapılır.
  • Behind-The-Back Pass: Arkadaki dişli. Oyuncunun, topu tek eli ile arkasından geçirerek pas atmasıdır.
  • Backcourt: Arka çizgi, savunma sahası. Takımın savunma yaptığı alan.
  • Baby Hook: Yarım çengel atışı.
    Back-Door Play: Yakından savunulan bir hücum oyuncusunun topu almak için önce üç sayı çizgisine doğru hareketlenip, aniden hız ve yön değiştirerek potaya hareketlenmesi ve topu dip çizgi civarında alması.
    Baller: Basketbol oyuncusu.
  • Balanced Offense: Hücum takımının bazı oyuncularının iyi şut atabilecekleri pozisyonlara, diğerlerinin de hücum ribaunduna girebilecek şekilde dengelenmiş hücum düzenidir.
  • Basic Stance: Basketbol oyuncusunun ana duruşu.
  • Ball: Top.
    Basket: Sepet.
  • Basketball: Basketbol.
  • Basketball season: Basketbol sezonu.
  • Basketball team: Basketbol takımı.
  • Ball Control: İyi bir atış fırsatı bulana kadar, hücum takımının topu kendi himayesinde bulundurması.
    Back Crossover: Arkadan keskin bir top.
  • Baseline: Potaların altından geçen alan sınırı çizgileri.
  • Bench: Yedek tezgah.
  • Ball Side: Top tarafı.
  • Ball Handling: Topun hakimiyetini kaybetmeden pas vermek, topu kontrol etmek.
    Buzzer: Oyun aralığını belirten sinyal.
  • Bonus: Prim.
    Bucket: Çember.
  • Brick: Başarısız atış.
  • Belly Up: Yakın savunma yapmak, hücumun içine girmek.
  • Bank Shot: Arkalığa çarptırılarak atılan şut. Potalı şut.
  • Basket Hanger: Hücum potasına doğru boş bir atış için koşan oyuncu. Hücum potasına hep yakın oynar.
  • Baseball Pass: Genellikle hızlı hücum başlangıcında atılan pastır. Tek elle kafanın arkasından, kulağın hizasından geçirilerek atılır.
    Between the Legs: Top ayak altında.
  • Block: Engellemek
  • Blind Pass: Oyuncunun, pası atacağı yerin tersine bakarak pas atması.
    Blocks: Üç saniyelik bölgenin çevresini işaretlemek, serbest atış sırasında seçim mücadelesi için yerleri işaretlemek
  • Bounce Pass: Topu yere sektirip verilen pas.
  • Box Out: Rakibin ringe giden yolunu engellemek.
  • Bring the Score To: Puanı getirmek.
  • Blocked Shot: Savunma oyuncusunun, topun çembere gidişini engellemesi.
    Bloking Out: Rakip takım oyuncusunun, kaçan atışından sonra savunma oyuncusunun, ribaundu almak için hücum oyuncusuna sırtıyla çarparak durdurması. 
    Boxing Out: “Blocking out” teriminin eş anlamlısı.
    Bomb: Uzun mesafeden atılan şut.
  • Blowing a Shot: Kolay sayı olabilecek bir atışın kaçması.
    Burn: Şık bir çalımla savunma oyuncusunu geçip sayı atmak.
    Box-And-One-Defense: Dört savunma oyuncusu bölge savunması yaparken, bir oyuncunun da rakip takımın en skorer oyuncusunu adam adama savunmasıdır. 
    Buffer Zone: Serbest atış bölgesi.
    Catching: Top yakalama işlemi
  • Catch-And-Shoot: Topu alır almaz potaya atmaktır. Perdelemeden çıkan keskin şutörlerin yaptığı iştir özellikle.
  • Coach: Antrenör.
  • Center: Potaya yakın oynayan oyuncu, takımın en uzun boylu oyuncusudur.
  • Chest Pass: Göğüsten iki elle iletim. Göğüs pası.
  • Center Court: Merkez alan
  • Center Jump: Hava atışı.
  • Center Circle: Merkez daire
  • Centre Forward: Öne ortala
  • Change-Up: Koşarken, yön veya hız değiştirmek.
  • Chin the Ball: Ribaundu kazandıktan sonra, oyuncu topu iki elle çene ve göğüs arasındaki pozisyonda sabitler.
  • Coast-To-Coast: Alanın bir ucundan diğer ucuna
  • Control Dribble: Kontrollü davranış
  • Corner Shot: Köşe açıdan atılan şut.
  • Chart: İstatistik.
    Court: Oyun alanı
  • Clear Out: Elinde top olan oyuncuya dört hücum oyuncusunun, hareket edecek boş alan bırakmasıdır.
  • Crash The Boards: Kaçan bir atış sonrası ribaundu alıp tekrar tekrar atış yapmak.
    Curl cut: Gezinirken oyuncunun yörünge boyunca top olmadan hareketi
  • Cut: Topu almak için oyuncu hareketi, giriş
  • Charging: Toplu oyuncunun sabit duran savunmacıya çarpması, hücum faul.
    Cutting: Alan boşaltmak ya da top almak için topsuz hücum oyuncusunun yaptığı harekettir.
  • Covering A Man: Rakip oyuncuya savunma yapmak.
    Clogging The Middle: Rakip takıma potaya yakın atış şansı vermeyecek şekilde savunmanın potanın önünde düzenli ve planlı toplanması.
    Curtain Time: Aradaki fark kapatılamayacak kadar olunca maça bitti gözüyle bakma.
  • Conditioning: Fiziksel olarak oyuncuların dayanıklılığını arttırmak için yapılan çalışmalar.
  • Closely Guarded: Savunma oyuncusunun rakip takımın hücum oyuncusuna çok yakın oynamasıdır.
    Crossover Dribble: Oyuncunun, topu bir elinden ötekine dribbling yaparak alması.
    Cool: Sakin.
    Conference: Lig.
    Corner: Oyun sahasını köşe açısı.
    Cross-Court Pass: Hücum sahasının bir yanından diğer yanına pas.
    Defense: Koruma, savunma Kısaca D harfi ile belirtilir.
    Dead Ball: “Ölü top” Oyuncunun top sürme işlemini bitirdiği ve transferi 5 saniye içinde tamamlamak ya da takım arkadaşına pas vermek zorunda olduğu bir durum.
  • Defender: Savunma oyuncusu
  • Defensive Rebound: Savunmada seçim.
  • Denial Stance: Savunma oynarken kapalı stand.
  • Dish: Potaya doğru yönelen oyuncunun boş arkadaşlarına pas vermesi.
  • Deadly Shooter: Nadir şut kaçıran oyunculara denir. Öldürücü şutör.
  • Dunking The Ball: Topu çemberin içine doğru güçlü bir şekilde bastırmak. Smaç yapmak.
  • Deal: Hücum alanında oyuncuların paslaşması
  • Double-Header Game: Farklı iki maçın arka arkaya aynı salonda oynanması.
    Dummy Offense: Hücum setinin çalışması sırasında savunma oyuncusunun top kapma hakkı olmayıp, sadece hücum oyuncusunu takip etmesi.
  • Defensive Signals: Takımlar oyun esnasında özel işaretler ile savunma stratejilerini değiştirirler.
    Drive-in: Hücum oyuncusunun çembere doğru hareketlenip atış fırsatı araması.
  • Defensive Stance: Savunma duruşu. Savunma esnasında oyuncunun el ve ayaklarının bulunması gereken pozisyon.
    Dribbling: Top sürme.
  • Defensive TrIangle: Üç savunma oyuncusunun, 3 saniye koridorunda üçgen şeklinde savunmaya yerleşmesidir. Savunma üçgeni olarak geçer.
    Double Pivot: İki pivot ile yerleşilen hücum sistemi.
  • Downtown: Potaya şut atılamayacak uzaklıkta olan bölge.
  • Delay Of Game: Topun aktif olduğu zamanları azaltmaya çalışmak.
    Down The Middle: Hücum oyuncusunun kendi sahasından diğer potaya doğru koşarak veya top sürerek ilerlemesi.
  • Denny: Savunma oyuncusunun hücum oyuncusuna top aldırmamak için topla adamın arasında olma pozisyonu.
    Down Low: Alçak post bölgesi.
  • Diamond-And-One: Kutu savunma şeklinin benzeridir. Dört savunma oyuncusu baklava şeklinde dizilir ve bölge savunması yapar. Diğer oyuncu da rakip takımın en skorer oyuncusunu adam adama savunur.
  • Downcourt: Oyunun o an geçtiği sahaya uzak olan bölüme denir.
    Disqualified Player: Oyuncunun faul limitini doldurması sonucu bir daha oyuna dönmemek şartıyla dışarı çıkarılması. 
  • Double-Team: İki savunmacının bir hücum oyuncusunu sıkıştırması.
    Double Dribble: Dribblinge hakkını kullanıp topu tutan oyuncunun tekrar top sürmeye başlamasıdır. Kurallara aykırı bir durumdur.
    Double Screen: İki hücum oyuncusunun diğer hücum oyuncusuna iyi bir atış imkânı yaratmak için perdeleme yapmasıdır. 
  • Double Figures: Tutulan istatistikteki 2 ayrı hanede de 10 veya daha fazla değere sahip olmak. Örneğin: Sayı 11, savunma ribaundu 12 gibi.
    Double Pump: Üst üste 2 sahte şut yapmak. (Pump fake)
  • Double Foul: İki rakip oyuncunun aynı saniye içinde karşılıklı faul yapması.
    Extra Period: Uzatma devresi.
  • End Lines: Dip çizgi.
  • Eyes Fakes: Rakip oyuncuyu göz ile aldatma.
  • Eraser: Çok iyi top kesen oyuncu.
  • Excessive Timeout: Kuralların izin verdiği mola sayısından fazla mola kullanılması durumu. Böyle bir durumda koç teknik faul alır ve karşı takım iki faul atışı kullanıp kenardan topa sahip olur.
  • Fast Break: Hızlı hücum.
  • Fadeaway Jumper: Geriye sıçrayarak şut atabilen oyuncu.
  • FIBA: Uluslararası Basketbol Federasyonu.
  • Fakes And Feints: Savunmacının dengesini bozmak için vücut, göz ya da kafa ile yapılan aldatmaya yönelik hareketler.
  • Fancy Dan: Seyirciye hoş gelecek atışları yapan ve iyi oynayan oyuncu.
  • Filling The Lanes: Fast break’te oyuncuların hücum kulvarlarını doldurması. 
  • Fall Away Shot: Engellenmemek için geriye düşerek yapılan atış.
  • Field Goal Attempt: 2 veya 3 sayılık atış teşebbüsünde bulunmak
  • Field Goal Percentage: 2 veya 3 sayılık atış yüzdesine denir.
  • Field goal Made: Başarılı 2 veya 3 sayılık atış doldurmalarına denir.
  • Five Man Weave: 5 Oyuncu ile yapılan örmeye denir.
  • Floating A Pass: Yüksekten yavaşça atılan ve kolay yakalanan pastır.
  • Fire The Rock: Yüksek isabetli atış yüzdesi.
  • Finger Roll: Bu atışta top, parmaklardan yuvarlanarak çembere bırakılır.
  • Five Man Fast Break: Beş oyuncuyla gerçekleştirilen fast-break’e denir.
  • Foot Work: Ayak hareketlerine verilen isim.
  • Firehouse Basketball: Hücum yapan takımının maçı oldukça yüksek tempoda oynamaya çalışmasıdır.
  • Floating: Savunma yapan oyuncuların takım arkadaşlarına yardım etmek için kendi savundukları hücum oyuncularından uzaklaşmaları.
  • Force To Change Direction: Oyuncunun, karşısındaki oyuncuyu yön değiştirmeye zorlaması
  • Foul: Faul.
  • Formation: Savunma ya da hücumda takımların diziliş şekilleri.
  • Forward: 3 ve 4 numaralı oyunculara denir. Forvet.
  • Foul Shot: Faul atışı.
  • Follow Through: Pas ya da şut atışından sonra topa yön vermek için el ve parmakların topu takip etmesi.
  • Forward Wall: 3 uzun oyuncunun potaya yakın oluşturduğu blok. 
  • Foul Trouble: Faul sorunu. 
  • Foul Line Extended: Serbest atış çizgisinin yan çizgilere doğru hayali uzantısıdır.
  • Front Court: Hücum yapılan yarı saha.
  • Forcing The Ball: Topu belirlenen tarafa yönlenmeye zorlamak.
  • Free Foul: Faul yapılanın avantajı kaybolmadıysa faul çalınmaz. 
  • Four Corner Offense: Hücum sahasının dört köşesine yerleşerek savunmayı açarak hücum etmeyi amaçlayan hücum dizilişi. Ayrıca zamandan çalmak için de kullanılır.
  • Free Throw: Serbest atış.
  • Free Agent: Kontratı bitmiş veya mevcut kontrat üzerindeki maddeler gereğince kendine yeni takım arayan oyuncuya verilen ad. Serbest halde olan oyuncu.
  • Fundamental: Basketbolun temel bilgileri ve hareketleri. 
  • Free Throw Lane: 3 saniye koridoru.
  • Full Court Press: Tam saha baskılı savunma.
  • Full Court: Basketbol tam sahası.
  • Free Throw Line: Üç atış çizgisi.
  • Freeze: Hücum takımının topu oyalaması. Amacı zaman kazanmaktır. 
  • Gunner: Bencil oyuncu. Hiç pas vermen ve topu hep kendi kullanan oyuncu.
  • Garbage Man: Çok yakından ve savunmasız atışları sayı yapan oyuncu. Çöpçü.
  • Game: Maç.
  • Give And Go: Oyuncunun pas verdikten sonra potaya doğru hareket etmesi. Ver-kaç
  • Get Back: Atak bitince geri savunmaya koşmak.
  • Go Coast To Coast: Savunma ribaundunu alan oyuncunun topu sürerek hücum sahasına kadar götürüp sayı yapmasına verilen isim.
  • Getting Position: Hücum veya savunmada doğru yerde olmak. Doğru pozisyon almak.
  • Goal Tending: Çember hizasındaki topun inişi sırasında savunmanın topa engel olmak için dokunması.
  • Girl’s Basketball: Bayan basketbolu.
  • Guarding: Rakip oyuncuya savunma yapmak.
  • Give One: Rakip takımın hızını kesmek amacıyla atış yüzdesi düşük bir hücum oyuncusuna faul yapmak.
  • Guard: Takımda hücum sistemini yöneten oyuncuya verilen isim.
  • Go To The Board: Sayı yapmak için top ile çembere yönelme ya da rebound almak için çembere yüklenme.
  • Green Player: Tecrübesiz oyuncuya verilen isim.
  • Head Fake: Aldatma hareketlerinden kafa ile yapılanı.
  • Hail Mary: Tanrının yardımı olmadan sayı olması imkânsız atış.
  • Half: Devre.
  • Halfcourt: Yarı saha.
  • Hacking: Rakibi ve topu uzaklaştırmak amacıyla rakibin eline veya koluna yapılan kural dışı hareket.
  • Hanger: Takımı geri koşarken, hücum sahasından ayrılmayıp orada pas bekleyen oyuncu.
  • Half Time: Devre arasındaki dinlenme süresine verilen isim.
  • Hatchet Man: Çok sert faul yapan oyuncuya verilen isim. Baltalı adam.
  • Hand Check: Rakibi “eliyle kontrol” ederek savunma yapan oyuncu.
  • Help: Savunmaya yapılan yardım.
  • Hand Signals: El ve parmaklarla gösterilen işaretlerdir.
  • Held Ball: İki rakip oyuncu aynı anda topu tutarsa hakem, tutulmuş top kararı verip hava atışı yaptırır.
  • Handoff: Elden ele verilen pastır.
  • High Post: Faul çizgisinin olduğu bölge ya da oradaki oyuncu.
  • Hash Marks: Orta saha çizgisinin iki yanında, yan çizgilerin üzerinde işaretlenmiş olan çizgilere verilen isim.
  • Help Side: Yardım tarafı.
  • Heady Player: Rakibin hatalarından yararlanabilen zeki oyuncuya verilen isim.
  • Hook Shot: Çengel atışı.
  • Help And Recover: Savunmada yardıma gidip tekrar kendi adamına geri dönmek.
  • Hoop or Hoops: Kabaca basketbol maçı anlamına gelen “çember”.
  • Hesitation: Hücumda kekeleme adımı, savunmada ise hücum oyuncusunu şaşırtmak için yapılan harekettir. 
  • High Five: İki oyuncunun ellerini havaya kaldırarak birbirlerinin ellerine vurmaları. 
  • Instant Offense: Yedek bir oyuncunun oyuna girer girmez sayı yapmaya başlaması.
  • Ice: Sahanın en sakin ve telaşsız oyuncusu için söylenir. Buz.
  • Jump Switch: Toplu oyuncuya perdeleme yapıldığı esnada perdelemeyi yapan hücumcuyu savunanın zıplayarak (90 derecelik açı ile) top sürenin karşısına çıkıp adam değişmesi.
  • Jump Ball: Hava atışı.
  • Jump Stop: Zıplayarak yapılan duruş. 
  • Jump Shot: Zıplayarak atılan şut.
  • Kick İt Out: Pota altında atış şansı bulamayan oyuncunun dışarıda bulunan arkadaşına pas atması.
  • Key: 3 saniye koridoru ve faul atış çizgisine bağlı yarım daire. Ampul.
  • Keeping The Feet Apart: Ayakları birbirinden açık tutmak.
  • Killing The Clock: Galip durumdaki takımın 24 saniyelik hücum hakkını sonuna kadar kullanması. Zaman öldürmek.
  • Lateral Shuffle: Yanlamasına yapılan savunma kayması.
  • Layup: Turnike.
  • Lateral Pass: Yana doğru verilen pas.
  • League: Lig.
  • Lateral Screen: Yana doğru yapılan perdeleme.
  • Leading The Fast Break: Bir hücumcunun fast break’e koşarken diğerinden önde olmasına verilen isim.
  • Lead Pass: Hareketli bir oyuncunun önüne atılan pas.
  • Leather Breath: Topu blok ile kesilip yüzüne çarpan oyuncuya söylenir. Topun derisini soludun. 
  • Long Shot: Uzak mesafeden atılan şut.
  • Left Hand Dribble: Sol elle top sürme.
  • Lightbulb Changer: Çok fazla zıplayan oyunculara verilen isim. Ampul değiştirici. 
  • Looping Pass: Yüksekten ve yavaşça atılan pastır.
  • Lineup For a Free Throw: Serbest atış esnasında ribaunda girecek oyuncuların işaretli yerlere dizilmesidir.
  • Low Post: Pivot bölgesi veya oradaki oyuncu. Alçak post.
  • Loose Ball: Hiçbir takımın sahip olamadığı, yerde yuvarlanan-seken topa verilen isim.
  • Match-Up: Özellikleri birbirine çok benzeyen oyuncuları birbirlerini savunmakla görevlendirmelerine verilen isimdir. Eşleşme.
  • Maintain Control: Kontrolü sağlamak.
  • Marking Mam: Hücumcuyu tutmak. Savunmak.
  • Man To Man: Her savunma oyuncusunun belli bir hücum oyuncusunu savunduğu defans sistemine verilen isim. Adam adama.
  • Mismatch: Savunmada birbirine uygun olmayan eşleşmeye verilen isim. Boy, sürat gibi.
  • Midcourt: Orta saha.
  • Middleman: Fast break’te topu ortadan götüren oyuncu.
  • Midcourt Line: Orta saha çizgisi.
  • Motion Offense: Hücumda kolay sayı bulabilmek için oyuncuların belirli kurallar çerçevesinde devamlı hareket ettikleri hareketli hücum sistemi.
  • MVP (Most Valuable Person): Sezonun ve finallerin en değerli oyuncusu.
  • Move Quickly: Çabuk hareket etmek.
  • Net: File.
  • No-Look Pass: Hedefe bakmadan atılan pas.
  • NBA: Amerikan Ulusal Basketbol Ligi. Profesyonel lig.
  • No Harm No Foul: Sakatlığa yol açmayan taktik için yapılan kural dışı hareket. 
  • Offensive Player: Hücum oyuncusu.
  • Offense: Hücum.
  • Off-The Court: Sahanın dışı.
  • Offensive Foul: Hücum faul.
  • Off-The-Ball Foul: Topsuz alanda yapılan faul.
  • Off Balance: Dengesiz.
  • Offensive Boards: Hücum ribaundu.
  • Offensive Goal Tending: Top çember seviyesinden aşağı doğru inmeye başladığında hücum oyuncusunun topa veya çembere değmesi durumu.
  • Offensive System: Rakip savunmaya karşı hücum düzeni. Hücum sistemi.
  • One-Two-Two Zone: 1-2-2 alan savunması.
  • One-Hand Shot: Tek elle şut atmak. 
  • Open Man: Savunması olmayan oyuncu. Boşta olan oyuncu.
  • One-Three-One Zone: 1-3-1 bölge savunması.
  • Open Shot: Savunma olmadan yapılan atışa boş atış adı verilir.
  • Out of Bounds: Sahanın dışı. Dip ve yan çizgilerin dışı. 
  • Opportunities: Fırsatlar ve imkânlar.
  • Overtime: Normal sürenin berabere bitmesi sonucu yapılan uzatma devresi.
  • Option: Bir hücum düzeni savunma tarafından durdurulduğunda kullanılabilen alternatif oyun. Alternatif, seçenek.
  • Overplay: Savunma oyuncusunun, hücumcuya topu aldırmamak için top ile çember arasında durup kapalı stens pozisyonunda bulunması.
  • Out of Bounds Play: Topu dışardan oyuna sokan takımın kullandığı oyun.
  • Outside: Saha dışı.
  • Outlaw School: Oyuncu transferinde kurallara uymayan okul.
  • Overhead Pass: Baş üzerinden verilen pas.
  • Outlet Pass: Ribaund aldıktan sonra fast break’e başlamak için verilen “ilk pas”.
  • Overhead Shot: Baş üzerinden atılan şut.
  • Passing Line: Pas çizgisi.
  • Paint: 3 saniye koridoru. Boyalı alan.
  • Pattern Play: Önceden planlanmış hareketlerin yapıldığı hücum düzenine verilen isim.
  • Passer: Pas veren oyuncu.
  • Pick: Perdeleme.
  • Penetration: Potaya doğru top sürerek yapılan hareket.
  • Perimeter Shooter: Sayılarının çoğunu uzak mesafeden atan oyuncu.
  • Pep Talk: Koçların, maçlarda oyuncuları cesaretlendirmek için yaptığı motivasyon konuşmasıdır.
  • Player: Oyuncu.
  • Personal Foul: Şahsi faul.
  • Pick and Roll: Oyuncunun perdeleme yaptıktan sonra top almak için potaya doğru devrilmesi.
  • Pick and Pop: Oyuncunun perdeleme yaptıktan sonra top almak için dışarıya açılması.
  • Pivoting: Dönüş hareketi.
  • Pickup Game: Daha önceden programa dahil edilmemiş, planlanmamış maç.
  • Pivot Player: Potaya yakın oynayan uzun oyuncudur.
  • Point Guard: Oyun kurucu.
  • Pin The Ball: Potaya giden topu tutarak durdurmak.
  • Pivot: Sabit ayak, ayak üzerinde dönme.
  • Power Forward: Uzun forvet.
  • Possession: Top hakimiyeti.
  • Players’ Bench: Yedek oyuncuların ve koçun maç sırasında oturduğu yer.
  • Post Player: 3 saniye koridoruna yakın oynayan oyuncu. 
  • Pop Shot: Çoğunlukla top sürme sonunda aniden atılan şut.
  • Press: Yoğun savunma baskısı.
  • Possession Arrow: Top hakimiyetinin hangi takımda olduğunu gösteren sayı tabelasındaki ok.
  • Pressing Defense: Baskılı savunma.
  • Practice: Antreman.
  • Post Up: Pivot bölgesinde sırtına savunmacıyı alarak top istemek.
  • Pressuring The Ball: Topa baskı yapmak.
  • Pressing: Hücum veya savunma oyuncusunun saçma hatalar yapması.
  • Put The Ball On The Floor: Topu yere vurmak, dribbling yapmak.
  • Progress Of The Ball: Topun hücum sahasına ilerletilmesi.
  • Push İt Up: Topu çok hızlı bir biçimde hücum sahasına getirmek.
  • Pressure Defense: Baskılı savunma.
  • Pushing Foul: İterek yapılan faul.
  • Preventing Drives: Hücum oyuncusunun potaya doğru hareketini engellemek.
  • Pump: Atışı yapmadan önce topu yukarı kaldırıp aşağı indirmek.
  • Quick: Çabuk.
  • Quickly: Çabucak.
  • Quickness: Çabukluk.
  • Quarter: Dört periyottan biri. Çeyrek olarak adlandırılır.
  • Quicker: Daha çabuk
  • Quick Hitting: Süreye bağlı olarak yapılan atış. Çabuk atış.
  • Receiving Pass: Pas alma.
  • Rack: Çember.
  • Referee: Hakem.
  • Read a Defense: Savunmayı okuma.
  • Reverse Pivot: Tersten dönüş.
  • Ready Position: Hareket etmeye hazır olma pozisyonudur.
  • Recover: Yeniden savunmak.
  • Rebounding (Rebound): Sayı olmayan bir atıştan sonra topun havada iken yakalanması, ribaund almak.
  • Red Shirt: Bir sezon boyunca oynatılmayan kolej oyuncusunun temel tekniğinin gelişmesi.
  • Rim: Çember.
  • Running A Play: Bir hücum setinin oynanması.
  • Right Hand Dribble: Sağ elle top sürme.
  • Roads Scholar: Kolej oyuncusunun orayı beğenmeyip başka bir koleje gitmesi.
  • Roll: Devrilmek.
  • Rock: Top.
  • Russel Elbows: Ribaundu alan oyuncunun dirseklerini çıkararak rakibinin yaklaşmasını önlemesi. 
  • Run And Gun: Çok yüksek tempoda oynayıp, ilk fırsatta atış yapmak.
  • Rookie: Bir takımda ya da ligde ilk defa oynayan genç ve tecrübesiz oyuncu. Çaylak.
  • Running Right-Hander: Çok hızlı koşarken, potaya şut atmak.
  • Roundball: Basketbol.
  • Safety Player: Güvenlik oyuncusu. Hücum sırasında orta sahaya yakın olan oyuncu.
  • Scoring: Sayı yapma.
  • Schoolyard: Okulun açık hava basketbol sahası.
  • Scorekkepers: Masa hakemi, sayıları tutanlar.
  • Scoop Pass: Tek elle alttan çabuk atılan pas. Kepçe pas.
  • Screen: Perdeleme.
  • Sewer: Topu kolayca içine alan çember.
  • Shooting Clock: 24 saniye cihazı. Bir takımın sınırlı hücum süresini gösteren şut saati. 
  • Short Corner Area: Üç saniye koridoru ile dip çizginin birleştiği noktaya yakın bölge.
  • Scouting: Rakip takımı, oyuncuyu izleme.
  • Set Play: Hareketleri önceden planlanmış hücum oyunudur
  • Scout: Rakip takımların, oynadıkları oyunları ve oyuncuların özelliklerini seyredip rapor çıkartmak.
  • Sky Hook: Bombeli olarak atılan çengel atış. Çok yüksekten atılır.
  • Show-Up: Oyuncunun rakibin elindeki topa elini yaklaştırmasıdır.
  • Sidelines: Yan çizgiler.
  • Secretariat: Diğerlerine baskın olan oyuncu. Pozisyonunun en iyisi.
  • Sixth Man: Oyuna giren ilk yedek oyuncu. 6. Adam.
  • Session: Maç öncesi yapılan toplantı. Hücum ve savunma stratejileri konuşulur. 
  • Set Shot: Stop yaptıktan sonra potaya hedef alınıp yapılan atış.
  • Shadow Defense: Savunma oyuncularının hücum oyuncularını sadece takip ettikleri savunma şekli. Gölge savunması.
  • Shot Chart: Maçta atılan tüm şutların kaydedildiği kâğıt.
  • Shovel Pass: Tek veya iki elle alttan atılan pas.
  • Signals: Elle, yumrukla veya parmakla gösterilen işaretler.
  • Size: Oyuncuların vücut yapıları.
  • Slam Dunk: Smaç.
  • Sliding: Savunma duruşunda yapılan kayma adımları.
  • Skywalker: Çok yükseğe sıçrayabilen. Gökyüzünde yürüyen diye ifade edilir.
  • Staff: Ekip, kadro.
  • Slow Break: Hücuma yavaş yavaş gelip set hücumuna başlama.
  • Speed: Hız.
  • Steal: Top çalma.
  • Substitutes: Yedekler.
  • Slide Moves: Savunmada kayma hareketi.
  • Snatch: Rakibin elinden ribaundu alma.
  • Small Forward: Kısa forvet. Takımın en atletik oyuncusu. 
  • Spinning Layup: Turnikeye başlarken vücudu yana doğru döndürüp topa falso verdirerek yapılan potalı atış.
  • Stance: Genellikle savunma duruşu.
  • Stagger Stance: Bir ayak ötekinin biraz önünde, ayaklar omuz genişliğinde açık ve bir el topu çalmak için ileri doğru uzanmış bir biçimde olan duruş biçimi. Savunma duruşu.
  • Stealing The Ball: Topu çalmak.
  • Standing Upright: Dik durmak.
  • Stats: İstatistik.
  • Start The Clock: Saatin çalışmaya başlaması.
  • Stuff: Smaç yapma ya da şutu kesme, blok yapma.
  • Switch: Savunmada adam değişme.
  • Stay Low: Savunmada fazla yer kaplamak için vücudu alçak tutmak.
  • Swish: Hiçbir yere değmeyen topun fileden geçişinde çıkardığı ses.
  • Step And Slide Technique: Adım atma ve kayma tekniği.
  • Stunting: Savunmada devamlı değişiklik yapmak. Adam adama savunma yaparken bölge savunmasına dönmek gibi.
  • Sweeping A Series: Bir takımın rakip takım ile oynadığı tüm maçları kazanması.
  • Stopping On A Dime: Koşan oyuncunun birdenbire durması.
  • Sweep The Boards: Herkesten yükseğe zıplayıp ribaundu almak.
  • Stretching: Oyundan önce ve sonra yapılan germe; ısınma ve soğuma jimnastiği.
  • Steps: Topla beraber, top sürmeden yürüme. Bu bir kural ihlalidir.
  • Strong Side: Top tarafı. Oyun sırasında topun olduğu saha. 
  • Superstar: Çok iyi oyuncu.
  • Submarining: Savunmacının, zıplayan hücumcunun altına girerek yaptığı faul.
  • Teamwork: Hücumda ve savunmada takımca çalışma.
  • Tap: Topu tipleme.
  • Take It Out: Sayı sonrası topun oyuna sokulması.
  • Team Fouls: Takım faulleri.
  • Telegraphing: Hücumun pas verirken, pası vereceği yeri çok belli etmesi. Telgraf çekme olarak adlandırılır.
  • Three Point Play: Üç sayı atmak için yapılan oyun.
  • Timing: Zamanlama.
  • Three on Two: Üç hücumcunun iki savunma oyuncusuna karşı hücum etmesi.
  • Technical Foul: Teknik Faul.
  • Three Second Rule: Bir hücum oyuncusu rakip takımın potasının altındaki tahditli bölgede üç saniyeden fazla kalırsa top savunma takımına geçer. Buna üç saniye kuralı derler.
  • Technique: Teknik.
  • Three-Two: 3-2 alan savunması.
  • Three Point Shot: Üç sayılık atış.
  • Timeout: Mola.
  • Timekeeper: Maçta süreyi tutan kişi.
  • Three-Sixty: Kendi etrafında 360 derece dönüp smaç yapmak.
  • Trailer: Fast break’te arkadan gelen hücum oyuncusu.
  • Throw It Down: Smaç yapmak.
  • Traveling: Hücum oyuncusunun hatalı top sürmesi. Kural ihlali.
  • Tickle The Twine: Atılan şutta topun sadece fileye değip sayı olmaması.
  • Turnovers: Top hakimiyetini kaybettiren hatalar.
  • Transition Game: Savunmadan hücuma veya hücumdan savunmaya geçiş.
  • Triple Threat: Şut, pas ve top sürme tehditlerinin en düzgün yapılabileceği pozisyon. Üçlü tehdit pozisyonu.
  • Training Rules: Koçun koyduğu çalışma kuralları. Disiplini sağlar.
  • Turnaround Jumper: Arkası potaya dönük olan oyuncunun topu aldıktan sonra potaya dönüp zıplayarak atış yapması. 
  • Triple Screen: 3 oyuncunun birden perdeleme yapmasıdır.
  • Tip-in: Hücum ribaundu sonrasında topu bir anlık dokunmayla rakip takımın çemberine atmak.
  • Tryouts: Oyuncuyu deneme. Sezon başında yapılan oyuncu seçmeleri.
  • Triple Double: Ribaund, sayı, asist vs. gibi görevlerden üçünden 10 veya daha fazla sayıda yapmak. 
  • Train: Durdurulamayan takım. Arka arkaya galibiyetler alan takım.
  • Two-One-Two: 2-1-2 alan savunması.
  • Twenty Four Second: 24 saniye kuralı; Eğer hücum takımı 24 saniye içinde topu çembere çarptıramazsa, top savunma takımına geçer.
  • Two-Two-One: 2-2-1 alan savunması.
  • Trap: Tuzak; iki savunmacının bir hücumcuyu sıkıştırması.
  • Underhand Free Throw: 2 elle alttan atılan serbest atış.
  • Umpire: Hakem
  • Underhand Pass: Aşağıdan atılan pas.
  • Unsportsmanlike Foul: Hakeme veya rakip oyunculara saldırı sonucu sportmenliğe aykırı davranış şeklinde alınan faul. 
  • Upcourt: Hücum sahası
  • Underneath: Pota altı.
  • Varsity: Okulda en iyi oyunculardan oluşturulan takım.
  • V-Cut: Çembere doğru 1-2 adım atıp aniden yön değiştirip topu almaya çalışma. V harfi şeklinde olup, top almak için yapılır.
  • Violation: Hatalı yürüme, üç saniye ya da top taşıma gibi kural hataları sonucu top hakimiyetini karşı takıma vermek.
  • Weave: Örme.
  • Walking: Yürümek. Dribbling yapmadan topu taşımak.
  • Weak Side: Topun olmadığı taraf.
  • Warm-Up: Isınma.
  • WNBA: Bayanlar Profesyonel Ligi. Amerikan Bayanlar Ulusal Basketbol Ligi. 
  • Wing Man: Kanat adamı.
  • Weeding Out: İyi olmayan ya da ihtiyaç duyulmayan oyuncunun takımdan elenmesi.
  • Wheelchair Basketball: Tekerlekli sandalye ile oynanan basketbol.
  • Wheel And Deal: Top ile çeşitli hareketler yapıp pas verme.
  • X’s and O’s: Koçların diyagramlar çizerken kullandığı sembollerdir. “X” savunma oyuncusunu, “O” hücum oyuncusunu belirtir.
  • Zone Trap: Topun belli bir yere sürülüp sıkıştırma yapılan bölge savunması.
  • Zone Defense: Alan savunması.
  • Zone Press: Baskılı alan savunması.
  • Zone Offense: Alan savunmasına karşı yapılan hücum.
  • Zebra: Hakem. (Amerika’da giydikleri tişörtlerden dolayı)
Basketbol Terimleri

 

İngilizce Basketbol Terimleri Örnek Kullanımları

Assist: Başarılı bir atışla sonuçlanan sayı pası.

Cedi Osman made 18 points and 6 assists today!

Cedi Osman bugün 18 sayı ve 6 asist yaptı!

 

Backboard: Basketbol potası. Çemberin arkasındaki dikdörtgen levha. Genellikle tahta, cam veya mikadan yapılır.

The peach baskets were used until 1906 when they were finally replaced by metal hoops with backboards.

Şeftali sepetleri, 1906 yılına değin metal halkalardan oluşan levhalarla değiştirildi.

 

Baller: Basketbol oyuncusu.

My favorite baller was Kobe Bryant.

Favori basketbol oyuncum Kobe Bryant’tır. 

 

Ball: Top

Give me the ball.

Bana topu ver.

 

Basketball: Basketbol

I love watching basketball.

Basketbol izlemeyi severim.

 

Basketball team: Basketbol takımı

We’re on the same basketball team, right?

Aynı basketbol takımındayız, değil mi?

 

Brick: Başarısız atış

No! It’s a brick.

Hayır, başarısız atış.

 

Block: Engellemek

Baller is blocking his rival.

Basketbolcu rakibini engelliyor.

 

Bring the score to: Puanı getirmek

Jordan is bring the score to his team.

Jordan takımına sayı getiriyor. 

 

Bomb: Uzun mesafeden atılan şut

He is shooting a bomb.

O, uzun mesafeden bir basket atıyor. 

 

Coach: Antrenör

A good coach trains this team.

İyi bir antrenör bu takımı eğitir.

 

Court: Oyun alanı

Do you have a basketball court in this hotel?

Bu otelde, bir basketbol oyun alanınız var mı?

 

Covering A Man: Rakip oyuncuya savunma yapmak.

He is covering a man.

O, rakip oyuncuya savunma yapıyor. 

 

Defense: Koruma, savunma. Kısaca D harfi ile belirtilir.

Defense is the most important thing in basketball.

Defans, basketboldaki en önemli şeydir.

 

Deal: Oyuncuların paslaşması.

Two baller are dealing.

İki basketbolcu paslaşıyor. 

 

Dribble: Top sürmek

Ahmet can’t dribble a basketball very well.

Ahmet basket topunu çok iyi süremez.

 

Extra period: Uzatma devresi

It’s a extra period time.

Uzatma devresi zamanı!

 

Foul: Faul

The umpire called the ball foul.

Hakem oyunu faul olarak nitelendirdi.

 

Foul Shot: Faul atışı

Semih Erden is shooting the foul shot.

Semih Erden, faul atışı yapıyor. 

 

Free Throw: Serbest atış

He’s shooting free throw.

Serbest atış yapıyor. 

 

Guarding: Rakip oyuncuya savunma yapmak

How many men are guarding Tom?

Tom’u kaç adam savunuyor?

 

Offense: Hücum

The most effective defense is offense.

En etkili savunma taarruzdur.

 

Offensive Boards: Hücum ribaundu

The baller took the offensive boards.

Basketbolcu hücum ribaundunu aldı. 

 

Pick: Perdeleme

He will pick.

Perdeleme yapacak.

 

Player: Oyuncu

Akira is a good player.

Akira iyi bir oyuncu.

 

Point Guard: Oyun kurucu

NBA league has lots of point guards.

NBA ligi, çok sayıda oyun kurucuya sahiptir. 

 

Press: Yoğun savunma

This is press time!

Yoğun savunma zamanı!

 

Referee: Hakem

The referee blew his whistle to end the match.

Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.

 

Slam Dunk: Smaç

Tomorrow is going to be arranged slam dunk competition.

Yarın smaç yarışması düzenlenecek.

 

Steal: Top çalma

I don’t steal.

Ben top çalmam.

 

Timeout: Mola

Coach wants the timeout.

Antrenör mola istiyor.

 

Bu yazılar da ilginizi çekebilir:

İngilizce Spor Dalları ve Türkçe Karşılıkları

 

 

Online İngilizce Konuşma Kursu: Konuşarak Öğren

Adınızı soyadınızı giriniz!

Geçerli bir e-posta adresi giriniz!

Geçerli bir cep telefonu numarası giriniz!

Şifreniz en az 4 karakter olmalıdır!

Bilgileri eksiksiz doldurunuz!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Son Yazılar

İngilizcenizi Geliştirin

Türkiye'nin %100 başarı garantili tek online İngilizce kursunu ücretsiz deneyin.

Adınızı soyadınızı giriniz!

Geçerli bir e-posta adresi giriniz!

Geçerli bir cep telefonu numarası giriniz!

Şifreniz en az 4 karakter olmalıdır!

Bilgileri eksiksiz doldurunuz!

Bilgi Mesajı